menü2

DİN DERSİ

14 Şubat 2016 Pazar

Şefaat varmı

Şefaatin var olduğu, Kuran'ı Kerim'de ayetlerle sabittir. Ayrıca şefaatin olacağına dair, Peygamber Efendimizin birçok Hadis'i Şerif'i vardır.
Şimdi bu Ayet ve Hadislerden bazılarını yakından inceleyelim.

Taha Süresi Ayet-109- (mealen): O gün Rahman'ın izin verdiği, ve konuşmasına razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.

Meryem Süresi Ayet-87- (mealen): Rahman katında söz almış olan kimselerden başkaları, şefaate sahip olamayacaklardır.

Enbiya Süresi Ayet-28- (mealen): Allah onların önlerindekini ve arkalarındakini bilir. Onlar ancak Allah'ın rıza gösterdiği kimseye şefaat ederler ve hepsi onun korkusundan titrerler.

Sebe Süresi Ayet-23- (mealen): Allah'ın huzurunda, Allah'ın izin verdiği müstesna, şefaat'da fayda vermeyecektir. Nihayet kalplerinden dehşet giderildiği vakit (şefaat edicilerine), Allah ne buyurdu derler. Şefaat sahipleri de ''Hakkı söyledi'' ((yani şefaate izin verdi)) derler. O, her şeyden yüce ve büyüktür.

Yukarıdaki Ayetlerde şefaatin var olduğu açıktır. Bu ayetlerin tefsiri uzun olduğundan burada anlatmıyoruz. İsteyen Elmalı Hamdi Yazır tefsirine bakıp daha geniş bilgi edinebilir.

Şimdi en güvenilir kaynaklardan aldığımız Hadisi Şerifleri inceleyelim.

Şefaat Nedir?

Şefaat, ahiret günü bir kısım günahkar Müslümanların, Af edilmeleri ve itaatli Müslümanların da yüksek derecelere ermeleri için, Peygamber efendimizin ve büyük zatların Allah Teala'dan   niyaz ve istirhamda bulunmalarıdır. Ahirette en büyük şefaatte bulunacak ve şefaati ilk kabul edilecek zat Peygamber Efendimizdir. Peygamberimizin bu şefaatine şefaati uzma denilir. Ve sahip olduğu yüksek makama (şefaat makamı) Makamı Mahmud denir.

HADİSLER

Peygamber efendimiz buyurdular;
Kıyamet günü üç sınıf şefaat eder. Peygamberler sonra alimler, sonra da Şehidler. (Hadisi şerif, Sünen, İmam Gazali-İhya Ulumid'din).

Kim sırf beni ziyaret için bana gelirse, kıyamet günü ona şefaatçi  olmama hak kazanmış olur. (Hadisi şerif, Taberani, el-mücemül kebir).

Mümin kardeşlerinizi çoğaltınız. Zira, Kamil ve Salih her müminin şefaat etme salahiyeti vardır. (Hadisi şerif, Kenzü'l Ummal)

Ümmetimden sıla isminde biri gelir, onun şefaati ile birçok kimse cennete girer. (Hadisi şerif, Kenzül Ummal).

Kıyamet günü Allah Teala Abid ve Mücahidlere:
--Girin Cennete der.
Alimler:
--Bizim öğretmemiz sayesinde ibadet ve mücahede ettiler, deyince Hak Teala:
--Siz benim nezdimde bazı meleklerim gibisiniz. Şefaat edin; şefaatiniz makbüldür. Onlarda şefaat edince Cennete girerler. (Hadisi Şerif.İmam Gazali-İhya ulumiddin cilt 1 s:33)

Görüldüğü üzere şefaat hakkındaki Hadisli şerifleri yazmaya kalksak günler sürer, şimdilik bu kadarla yetinelim ve İslam büyüklerinin bu konuda anlattıklarına bakalım.

Peygamber Efendimizden şefaatini istemek, Peygamberlerin ve selefi Salih'inin sünnetidir. Peygamber efendimizin (sav), dünyayı şereflendirmesinden önce de, sonra da, ahirete irtihalinden kıyamete kadar ve ahirette de ondan şefaat talep edilmiştir, edilmektedir ve edilecektir.

Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurdular; ''Kıyamet günü şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenlere mahsustur.''
Eyer bir kimse şefaati inkar ederse en hafif tabirle bid'at ehlinden olur. Çünkü; Duha süresi 5.ayette mealen''Muhakkak Rab'bin sana verecek de hoşnut olacaksın''buyrulmaktadır. Müfessirler Bu Ayet'i kerimenin,  Peygamber efendimizin (sav) büyük şefaatine işaret ettiğini vurgulamaktadır.

Hazreti Aişe (r.anhüm) dedi ki; Bir gün, Peygamberimizi (sav) yatakta bulamadım, baktım ki ayakta namaz kılıyordu. Rükuda; Ya Rabbi Ümmetim, ümmetim! diyordu. Secde de; Ya Rabbi Ümmetim ümmetim! diyordu. Namazın sonunda; Ya Rabbi Ümmetim Ümmetim! diyordu.

Sonra buyurdu ki;
Ya Aişe; Bu halime hayret mi ediyorsun? Ben hayatta olduğum müddetçe ya rabbi Ümmetim Ümmetim! derim. Kabirde Sura üfürülünceye kadar Ümmetim Ümmetim derim. Diğer peygamberlerin nefsim! nefsim! dedikleri zaman, ben yine Ümmetim Ümmetim! derim. Ve Hazreti ALLAH;

Ey Muhammed! Ümmetinden benim birliğime ve senin peygamberliğine şehadet eden kimseye şefaat et.

Silsile Nakşibendiye'den  Muhammed Mazhar (k.s) hazretleri buyurdu ki;
Muhakkak Resül'i Ekrem efendimizin Kabri Şerifleri huzurunda durmak ve ona selat ve selam getirmek, onun Allah nezdinde ki yüce makamı ile tevessül ederek, yardım ve şefaatini istemek, en makbul, sevabı en ziyade ümit olunan ve Allah'a yaklaştıran büyük amellerdendir. Yine onun ashabı ehli-beyti ve Allah'ın evliyası ile tevessül etmek de böyledir.


Allame Kastalani Mevahibi Ledünniye de ''Kim bundan başka surette inanırsa, İslam bağını boynundan çıkarmış, Hak teala ve Resülüne ve ehli sünnetten olan din alimlerine muhalefet etmiş olur demiştir.

Sahihi Buhari'den Hadisler:

Ravi Ebu Musa dediki; peygamber (sav) mescitte otururdu, bu sırada kendisinden, bir kimse gelip bir şey isterse veya bir hacette bulunursa yüzünü bizden yana döndürür ve:
-(bu işin olması için) Bana dalalet ediniz, sizlere bunun ücreti sevabı verilir. Bununla beraber Allah, Peygamberinin şefaati ve niyazı üzerine dilediği şeyi muhakkak yerine getirir. Buyurdu. (sahihi Buhari).

Sahihi Buhariden ibret verici bir hadis

Bize el-Leys, Halid ibn Yezid'den, o da Said bin Ebu Halid'den, o da Zeyd bin Eslem'den o da Ata bin Yesar'dan tahdis etti. Ebu Said el-Hudri şöyle demiştir: Biz
-Ya Rasülallah, kıyamet gününde bizler Rabb'imizi görecekmiyiz? Diye sorduk.
Rasulüllah:

-Şüphesiz sizler güneş ile Ay'ı görmekte birbirinizle sıkışıp darlığa düşmediğiniz gibi, o gün Rabb'inizi görmekte hiç darlığa düşmeyeceksiniz. Buyurdu.


Sonra şöyle devam etti:

-Her bir kavmin dünyada ibadet edegeldiği şeye gitmesi için bir seslenici nida eder. Bunu üzerine, salibe tapanlar saliblerine, puta tapanlar putlarına, her bir mabud  sahibi de mabudlarına giderler. Nihayet iyi olsun facir olsun Allah Teala'ya ibadet etmekte olanlar kalır. Sonra cehenneme getirilirler. Cehennem onlara gösterilir ki, sanki cehennem onların nazarında yalımları birbirini kırıp geçiren bir serap dır. 

Yahudilere sorulacak

-sizler kime tapardınız?
-Biz Allah'ın oğlu Uzeyir'e tapardık, diyecekler. 
-Siz yalan söylüyorsunuz. Allah teala hiçbir eş, oğul edinmiş değildir. Şimdi söyleyin istediğiniz nedir? Denilecek.
-Ya Rab bize su içirmeni istiyoruz diyecekler.
Onlara:
-Haydi içiniz! denilecek de onlar birbiri ardınca cehenneme dökülecekler.

Hristiyanlar da aynı şekilde cehenneme dökülecek. (burası kısaltılmıştır, tamamını okumak için bknz. Buhari) 

Nihayet iyi olsun facir olsun Allah'a ibadet etmekte olanlar kalır.
Onlara da:
-İnsanlar hep gittikleri halde sizi tutan şey nedir? Denilecek.

Onlar:

-Biz dünyada iken onlardan ayrılmıştık. (şimdi nasıl olur da onların arkasına takılırız?) Biz bir seslenicinin: Her kavim ibadet ettiği ne idiyse ona kavuşsun! diye nida ettiğini işittik. Ondan dolayı biz Rabb'imizi bekler dururuz diyecekler.

Dedi ki: 

Meydanda kalan müminlere Cebbar olan Allah, onlara ilk defa gördükleri tanıkları suretten başka bir surette gelecek de:
-Ben sizin Rabb'inizim! buyuracak.
Onlar da:
Sen bizim Rabb'imizsin! diyecekler.

Artık Onunla Peygamberlerden başkası kelam edemez. Allah Teala:

-Rabbinizi tanıyabilmek için aranızda bir alamet var mıdır? Diye sual edecek.

Onlar:

-Evet sak'tır demeleri üzerine Rab teala, sak'ını keşfedip açacak. ( müellifler burada sak açmak demek, sak şiddet manasında olup, o an şedid ve korkunç bir halin zuhur etmiş olacağına delalet etmişlerdir.)

Bu hal üzerine her mümin o anda secde kapanır, Allah'a secde eder. Ancak Allah'a riya ve şöhret için secde eden kimseler ayakta kalır. Onlar da secde etmeye davranır, fakat onların sırtı tek bir tahta gibi kaskatı bir tabakaya döner. 

(Alimler, hadisin bu kısmının namaz hakkında olduğunu söyleyip, dünyada iken Allah için namaz kılanların secdeye kapanacağını ancak namaz kılmayanların, vücudundaki kemiklerin tek kemik haline geleceğini ve isteseler de secdeye kapanamayacağını ve Allah Tealanın ve mahşer halkının önünde, yalancı olup rezil bir duruma düşeceklerini belirtmektedirler.)   

-Sonra köprü getirilir de cehennemin ortasına kurulur.

Ya Rasülallah! Köprü nedir? dedik.

Şöyle buyurdu:

-Ayakların kayacağı bir yerdir ki, üzerine başları eğri demir çengeller, dikenler, sert ve keskin enli şeyler vardır. Uçları kıvrık eğri dikenler vardır.

Müminlerin kimi onun üzerinden şimşek gibi, kimi rüzgar gibi, kimi iyi cins at ve develer gibi sür'atle geçer. Bunların kimi sapsağlam kurtulur, kimi tırmıklar içinde perişan olarak salı verilir, Kimi de sapır sapır cehennem ateşi içine düşer.

O dehşetli günde asi mimin kardeşleri arasından sıyrılıp necat bulan kurtulan müminler, Cebbar olan Allah'a yalvarıp yakaracaklar. Diyeceklerdir ki:

-Ey bizim Rabbimiz, bu kalanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar bizimle beraber namaz kılar, oruç tutar, her türlü iyi işlerde bulunurlardı.


Allah teala:

-Haydin gidin, kalbinde bir dinar ağırlığınca iman ve yakin olan her kimi bulursanız, çıkarınız! buyuracak.

Allah Teala onların suretlerini yakmayı ateşe haram edecektir. Artık bu şefaatçiler, kimi ayağının üstüne kimi de yarı beline kadar ateşe gömülerek içeriye dalmış bulunacaklar. Tanıdıklarını çıkarıp dönecekler.


Yine Allah Teala:

-Haydin bir daha gidin, kalbinde zerre ağırlığınca iman ve yakin olan her kimi bulursanız, onları da çıkarınız! buyuracak.
Yine böyle olanlardan tanıdıklarını çıkaracaklar.

BURDA EBU SAİD (RA) DERKİ : Eyer bu dediğime inanmıyorsanız, ''şüphesiz ki Allah, zerre kadar haksızlık etmez. Bir iyilik olursa, onu kat kat arttırır. kendi canibinden pek büyük bir mükafat verir'' Nisa-40 Ayetini okuyunuz. 


Hasılı peygamberler, melekler, müminler şefaat etmiş bulunacaklar. Derken Cebbar Müteal Hazretleri:


-Artık sıra benim şefaatime geldi! buyuracak da ateşten bir kabza tutacak, yani bir kısım insanı toplayacak da simsiyah yanmış olan bir takım kavimleri cehennemden dışarı çıkaracak. Bunlar hayat nehri denilen bir nehre atılacak, o nehrin her iki tarafında, yabani reyhan tohumlarının bittiği gibi çabucak bitecekler. Sizler o yabani reyhan tohumlarını ağaçların altında görmüşsünüzdür. Onlardan güneşte olanlar yeşil, gölgede olanlarda beyazdır.


Sonra onlar parlak inciler gibi nehirden çıkacaklar, boyunlarına altın, gümüş gibi cevherler takılacak da cennete girecekler. Cennet ahalisi onları gösterip:

-İşlenmiş hiçbir amelleri, hayır ve haseneleri olmadığı halde Allah'ın cennete koyduğu azadlıkları işte bunlardır. diyeceklerdir.

Sahihi Buhariden kısaltarak aldığımız bu Hadisi Şerif, Şefaatin hak olduğu açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu ve buna benzer hadisi şerifleri saymakla bitiremeyiz.
Bu deliller ışığında, yine de şefaati inkar eden varsa, artık ona diyecek tek sözümüz var
ALLAH HİDAYET VERSİN.  

İSLAMİ TERÖR GAFI




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder